2025’in ilk çeyreğinde tapu dairelerinde gerçekleşen yaklaşık 4,8 milyon işlem, gayrimenkule olan ilgiyi yeniden gözler önüne serdi. Özellikle arsa ve arazi yatırımlarına yönelen bireysel yatırımcılar, son dönemde yüksek getiri potansiyeli taşıyan bölgeleri radarına aldı.
Söz konusu dönemde kaydedilen yaklaşık 695 bin satış işlemi ile birlikte tapu harç gelirlerinde %72,5 oranında artış yaşandı. Bu veriler, arsa yatırımlarının sadece bireysel değil, aynı zamanda ekonomik ölçekte de dikkat çeken bir ivme yakaladığını ortaya koydu.
Ancak veriler şunu da gösteriyor: Her arsa kazandırmıyor. Son iki yılda değerini ikiye katlayan araziler belirli ortak özellikler taşıyor. İşte 2025 yatırım trendlerine uygun olarak yüksek potansiyele sahip arazilerin üç temel özelliği:
1. İmar Planı İçinde ve Gelişim Potansiyeli Yüksek Bölgelerde Konumlanmalı
Kazandıran araziler, rastgele seçilen parseller değil; belediyenin onayladığı imar planları içinde yer alan, ulaşım ve altyapı yatırımlarıyla gelişim potansiyeli taşıyan bölgelerde bulunur. Bu tür lokasyonlar, nüfus artışı ve ticari hareketlilikle birlikte değer artışını hızlandırır.
2. Temel Altyapı Bağlantılarına Sahip Olmalı
Yol, su ve elektrik gibi altyapı unsurları, bir arazinin yatırıma dönüşme sürecini doğrudan etkiler. Altyapısı hazır veya çok yakın zamanda bu hizmetlere kavuşacak araziler, değer artışı açısından daha avantajlıdır. Erişilebilirlik ve teknik donanım, yatırımcı için bekleme süresini minimize eder.
3. Fonksiyonel Kullanıma Uygunluk ve Bölgesel Talep Uyumu
Bir arsanın imarlı olması, tek başına yatırım açısından yeterli değildir. Önemli olan, arsanın bölgesel ihtiyaca uygun bir kullanım amacı taşıyıp taşımadığıdır. Konut, ticaret veya sanayi fonksiyonu, bulunduğu çevrenin talep yapısına göre şekillenmelidir. Talep gören fonksiyonlara sahip araziler, daha hızlı ve istikrarlı değer kazanır.
Uzman Yorumu:
Kazandıran arazi yatırımları, şansa değil; doğru analiz, konumsal strateji ve veri destekli seçimlere dayanır. 2025’in yatırımcı profili, artık sadece sahip olmayı değil, doğru lokasyonu, doğru fonksiyonu ve doğru zamanı okumayı önceliklendiriyor.
