Emlak, Türkiye’de uzun yıllardır “güvenli liman” olarak görülse de, her yatırımcı profili için uygun olmayabilir. Tapusor.com analizlerine göre, özellikle kısa vadeli kazanç hedefleyen yatırımcılar için gayrimenkul yatırımı, düşündükleri kadar avantajlı sonuçlar doğurmayabilir.
Uzman yorumlarına göre, kısa vadede yüksek faizli mevduat hesapları veya altın gibi likit varlıklar daha cazip görünürken, gayrimenkul yatırımı ancak uzun vadede getiri sağlayabilen bir enstrüman olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, “Bugün alsam, üç ay sonra satarım; daha da değerlidir” gibi bir yaklaşıma sahip olanların gayrimenkul yatırımı yaparken bir kez daha düşünmesi tavsiye ediliyor.
Gayrimenkul Yatırımı Uzun Vadeli Sabır Gerektiriyor
Yatırımcının psikolojik profili burada kritik bir rol oynuyor. Satın aldıktan sonra, “Keşke altında kalsaydım” ya da “Mevduatta daha fazla kazanırdım” gibi karşılaştırmalar yapan yatırımcıların gayrimenkulde yaşanabilecek fiyat dalgalanmalarına karşı tahammülü düşük olabilir. Bu da, yatırımın sürdürülebilirliği açısından sorun yaratabilir.
Kira geliri gibi düzenli bir nakit akışı sağlaması, gayrimenkulü uzun vadede daha avantajlı hale getirse de, bu getiriler kısa sürede ciddi kazançlar vadetmez. Dolayısıyla sabırlı, uzun vadeli düşünen ve ani değer artışı beklentisinde olmayan yatırımcılar için gayrimenkul doğru bir araç olabilir.
Portföy Çeşitlendirmesi Öne Çıkıyor
Yatırım dünyasında deneyimli isimler, tüm varlıkların tek bir alana yönlendirilmesindense çeşitlendirme yapılmasını öneriyor. Bu bakış açısına göre, toplam varlıkların %10’luk kısmı fiziki altında tutulabilirken, kalanı ise kira getiren gayrimenkuller ya da temettü veren hisseler gibi gelir odaklı yatırımlara yönlendirilmeli.
Gayrimenkul yatırımı yapmak isteyenlerin, yalnızca değer artışına değil, aynı zamanda getiri potansiyeline ve finansman yapılarına da odaklanmaları gerektiği vurgulanıyor.
