Konut Fiyatlarını Düşürmek İçin Üçlü Yol Haritası: Arsa Maliyetinde Reform, Vergi Düzenlemesi ve Stokçuluğa Sınırlama Önerisi

Tapusor.com verilerine göre Türkiye’de konut ve kira fiyatları, toplumsal dengeleri zorlayan seviyelere ulaştı. Artan arsa maliyetleri ve yatırım amaçlı ikinci konut alımlarının etkisiyle fiyatların düşmesinin zor olduğuna dikkat çeken sektör temsilcileri, sürdürülebilir bir çözüm için kapsamlı ve kamusal bir modelin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Arsa Maliyeti %50’ye Dayanıyor, Çözüm Planlı Üretimde
Büyük şehirlerde konut projelerindeki arsa maliyetinin toplam yatırım bedelinin yaklaşık %50’sini oluşturduğu, oysa gelişmiş ülkelerde bu oranın genellikle %20’nin altında kaldığı belirtiliyor. Uzmanlara göre bu tablo, yeni konut üretimini yavaşlatıyor ve fiyatların erişilebilir olmasını engelliyor. Çözüm ise kamunun, konut ihtiyacının yoğun olduğu bölgelerde planlı arsa üretimine geçerek bu arsaları özel sektöre uzun vadeli, uygun maliyetli şekilde sunmasında yatıyor.

Arsa Stokçuluğuna Sınırlama: 3 Yılda Proje Başlama Zorunluluğu
Tapusor.com’un derlediği sektörel değerlendirmelere göre; projelerin belirli bir süre içinde hayata geçmesini zorunlu kılan düzenlemeler, arsa stokçuluğunun önüne geçebilir. Bu kapsamda, kamu ihalelerinin yalnızca yeterlilik kriterlerini sağlayan firmalara açılması, kalite ve hız açısından da önemli avantaj sağlayacak.

İkinci Konuta Yüksek Vergi ile Yapay Talebin Azaltılması
Konutun yalnızca yatırım değil, temel bir ihtiyaç olduğunu hatırlatan uzmanlar, ikinci ve üçüncü konut alımlarına yönelik vergi artışlarının yapay talebi frenleyebileceği görüşünde birleşiyor. Vergi baskısıyla yatırım amaçlı alımların yavaşlaması, konut fiyatlarının daha dengeli bir şekilde şekillenmesine katkı sağlayabilir.

Fiyatları Düşürmenin Üç Temel Formülü:
1️⃣ Kamu eliyle planlı arsa üretimi ve özel sektöre %20’nin üzerinde olmayacak şekilde maliyetle tahsisi
2️⃣ Arsa stokçuluğunun önüne geçmek için projelerin en fazla 3 yıl içinde başlatılması
3️⃣ İkinci ve daha fazla konut sahiplerine yüksek vergi uygulamasıyla talebin dengelenmesi

“Konut Sahibi Devlet, Kiracı Vatandaş” Modeli Şart
Sektör temsilcileri; konutun bir lüks değil, temel ihtiyaç olduğuna vurgu yaparak, “yatırımı değil yaşamı önceleyen” bir politikaya geçiş yapılması gerektiğini savunuyor. Bu modelde devletin aktif olarak arsa üretmesi ve konut sahibi rolünü üstlenmesi, vatandaşın ise kiracı konumunda daha korunaklı bir sistemde yer alması öngörülüyor.

Tapusor.com verilerine dayanan bu analiz, barınma krizine kalıcı ve sosyal dengeleri gözeten çözümler üretmenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir