Kira krizine karşı uzun süredir dile getirilen “ev sahibi devlet, kiracı vatandaş” modeli hayata geçiriliyor. Devlet destekli kiralık sosyal konut projesi, dar ve orta gelir grubunun barınma hakkını korumayı hedeflerken, aynı zamanda özel sektördeki fahiş kira artışlarına karşı önemli bir denge unsuru olma potansiyeli taşıyor.
Sosyal Konutlar Yalnızca Bir Barınak Değil, Sosyal Adaletin Temsilcisi
Gayrimenkul danışmanlığı alanında faaliyet gösteren meslek birlikleri, bu adımı uzun süredir bekliyordu. Yapılan açıklamalara göre sosyal konut projeleri, yalnızca fiziksel bir yapı değil; kent yaşamında eşitsizliklerin önüne geçen stratejik bir araç olarak görülüyor.
Sosyal konut arzının artırılması, piyasa talebini dengeleyecek ve kiralardaki spekülatif artışların önüne geçecek. Uzmanlar, konutun yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir hak olduğunun altını çiziyor. “Konut, barınmanın ötesinde toplumsal refahın yapı taşıdır” görüşü öne çıkıyor.
Piyasa Fiyatlarını Düzenleyici Etki Bekleniyor
Yüksek kiralar nedeniyle şehir yaşamından dışlanan binlerce kişi için umut ışığı olan proje, kayıt dışı kiralamaların önünü keseceği gibi, sağlıksız ve güvencesiz konutlarda yaşamaya mecbur kalan yurttaşlar için de çözüm sunuyor. Bu yönüyle yalnızca ekonomik değil, toplumsal sağlık açısından da önemli bir kazanım getireceği ifade ediliyor.
Sosyal Barışın Tuğlası: Yaygınlaştırma Çağrısı
Uzmanlar, projenin yalnızca bir şehirle sınırlı kalmaması gerektiğini vurguluyor. Konut ihtiyacının yoğunlaştığı tüm büyük şehirlerde – özellikle başkent ve sanayi kentlerinde – benzer uygulamaların devreye alınması gerektiği belirtiliyor. Sadece inşa süreciyle değil; kira yönetimi, denetim ve adil dağıtım sistemleriyle sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Kamu destekli kiralık konut politikalarının yaygınlaşması, serbest piyasanın yarattığı barınma krizine karşı sistemli bir çözüm olarak görülüyor. Bu yönde atılan her adım, sosyal barışın harcına yeni bir tuğla koymak anlamına geliyor.
