Türkiye’de konut piyasası son beş yılda yaşanan yüksek enflasyon, düşük faizli kredi dönemleri ve artan maliyetler nedeniyle radikal bir dönüşüm geçirdi. 2020 yılında konut alan yatırımcıların bugünkü kazanımları, bu dönüşümün en çarpıcı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor.
2025 yılı Kasım ayına ilişkin verileri yayımlayan Türkiye İstatistik Kurumu’na göre, Türkiye genelinde konut satışları bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 7,8 azalarak 141 bin 100 adet oldu. Satışların en yoğun gerçekleştiği iller 24 bin 234 adetle İstanbul, 12 bin 706 adetle Ankara ve 8 bin 540 adetle İzmir olurken; en düşük satış rakamları 78 adetle Ardahan, 131 adetle Bayburt ve 152 adetle Artvin’de kaydedildi.
Satış adetlerindeki bu gerilemeye rağmen, geçmiş yıllarda yapılan konut alımlarının bugünkü değeri dikkat çekici seviyelere ulaştı. 2020 yılında 500 bin TL bedelle satın alınan bir konutun finansman koşulları incelendiğinde tablo daha net ortaya çıkıyor.
O dönemde yüzde 0,74 faiz oranıyla kullanılan bir konut kredisinde aylık taksit tutarı yaklaşık 6.300 TL seviyesinde gerçekleşirken, 10 yıllık vadede toplam geri ödeme tutarı yaklaşık 756 bin TL oldu. Bugün aynı konutun piyasa değeri ise yaklaşık 6 milyon TL seviyesine ulaşmış durumda.
Aynı konutu 2025 yılında satın almak isteyen bir alıcı için tablo tamamen değişmiş durumda. Güncel faiz oranlarıyla hesaplandığında aylık taksit tutarı yaklaşık 140 bin TL seviyesine çıkıyor. Bu durum, geçmişte düşük faizle borçlanan konut sahiplerinin, borçlarını reel olarak enflasyon karşısında erittiğini açık biçimde ortaya koyuyor.
Uzman değerlendirmelerine göre bu süreç, klasik anlamda bir yatırım kazancından ziyade, doğru zamanlama ile kullanılan finansmanın satın alma gücünü nasıl koruduğunu gösteriyor. Konutun barınma işlevinin ötesinde, enflasyonist dönemlerde bir değer saklama aracı olarak öne çıkması da bu tablonun en belirgin sonucu olarak değerlendiriliyor.