Gayrimenkulde Kısa Vadeli “Al-Sat” Dönemi Kapandı: Yatırımcı Odağını Değiştiriyor

Türkiye gayrimenkul piyasasında yatırımcı davranışları köklü bir dönüşüm sürecine girmiş durumda. Kısa vadeli al-sat stratejilerinin etkisini yitirdiği bu yeni dönemde, yatırımcıların önceliği hızlı kazançtan ziyade uzun vadede değerini koruyan ve sürdürülebilir getiriler sunan projelere yöneliyor.

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan 2025 konut satış istatistikleri, bu değişimin yalnızca geçici bir eğilim olmadığını ortaya koyuyor. Ekonomik dengelenme süreci ve enflasyonist ortam, kısa vadeli fiyat hareketlerine dayalı yatırım anlayışını geri plana iterken; daha planlı, nitelikli ve öngörülebilir projeler ön plana çıkıyor.

Satış Adedi Değil, Üretilen Değer Konuşuluyor

2025 yılının Kasım ayında Türkiye genelinde 141 binin üzerinde konut satışı gerçekleşmesi, tüm belirsizliklere rağmen konut talebinin canlılığını koruduğunu gösteriyor. Ancak sektörde dikkat çeken asıl değişim, satış adetlerinden çok üretilen değerin niteliği üzerinden şekilleniyor.

Aynı dönemde yeni yapı ruhsatı verilen bina sayısında yıllık bazda çift haneli artışlar kaydedilmesi, inşaat üretim tarafındaki hareketliliğin sürdüğüne işaret ediyor. Buna karşın, inşaat maliyet endeksinin yıllık yaklaşık yüzde 22 oranında artması, proje geliştirme süreçlerinde maliyet baskısını artırmaya devam ediyor. Özellikle malzeme ve işçilik kalemlerindeki yükseliş, plansız ve kısa vadeli projelerin riskini daha görünür hale getiriyor.

Yatırımcı Artık Sadece Fiyata Bakmıyor

Satış tarafındaki hareketlilik ile maliyet artışlarının aynı anda yaşanması, yatırımcıları daha temkinli ve uzun vadeli bir bakış açısına yönlendiriyor. Yeni dönemde yatırımcılar yalnızca bugünkü satış fiyatlarını değil;

  • Lokasyonun uzun vadeli potansiyelini,

  • Projenin planlama kalitesini,

  • Enerji verimliliğini,

  • Çevresel uyumunu,

  • Gelecekte yaratacağı değer artışını
    birlikte değerlendiriyor.

Bu yaklaşım, sektörde “çok üretmek” yerine doğru, planlı ve sürdürülebilir değer üretmenin öne çıktığı yeni bir iş modeli anlayışını güçlendiriyor.

2026’ya Giderken Rekabetin Anahtarı: Sürdürülebilirlik

Sektör değerlendirmeleri, yaşanan dönüşümün kısa vadeli bir dalgalanma değil, yapısal bir değişimin başlangıcı olduğunu gösteriyor. 2026 yılına yaklaşılırken Türk gayrimenkul sektöründe rekabet gücünü belirleyecek ana unsurun; uzun vadeli riskleri ve fırsatları birlikte gözeten, çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliği merkeze alan projeler olacağı öngörülüyor.

Yeni dönemde yatırımcı profili, hızlı kazanç beklentisinden uzaklaşarak; zaman içinde değerini koruyan, öngörülebilir getiriler sunan ve ekonomik dalgalanmalara karşı daha dayanıklı varlıklara yöneliyor. Gayrimenkul piyasasında artık al-sat hızının değil, stratejik değer üretiminin konuşulduğu bir dönem başlıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir