Konut piyasasındaki hareketlilik hız kesmeden devam ederken, kamuoyunda en çok merak edilen soruların başında “Kiralar ve ev fiyatları neden bir türlü düşmüyor?” sorusu geliyor. Özellikle alım gücünün zorlandığı bir dönemde fiyatların sürekli yükseliş eğiliminde olması, birçok yatırımcı ve tüketici tarafından yakından takip ediliyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan 2025 yılı Nisan ayına ait Konut Fiyat Endeksi (KFE) verileri, piyasanın genel durumuna ışık tuttu. Açıklanan verilere göre; kalite etkisinden arındırılmış konut fiyatları, Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 1,5 oranında artış göstererek 176,4 seviyesine ulaştı. Geçen yılın aynı dönemine göre ise nominal artış yüzde 32,9 olurken, enflasyondan arındırıldığında reel bazda yüzde 3,6 oranında bir gerileme yaşandı.
Genç Nüfus ve Konut Arzı Dengesi: Asıl Sebep Talep Baskısı mı?
Uzman değerlendirmelerine göre, kiralık ve satılık konut fiyatlarının düşmemesinin arkasında temel olarak demografik yapı ve konut arzı arasındaki dengesizlik yatıyor. Her yıl yaklaşık 3 milyon kişi üniversite sınavına girerken, sınava katılmayanlar da dahil edildiğinde yaklaşık 4 milyon genç 18 yaşına ulaşıyor. Bu genç nüfusun önemli bir kısmı ailelerinden ayrılarak kendi yaşam alanlarını oluşturmak istiyor.
Öte yandan, yıllık inşaat ruhsatı sayısı yalnızca 600 bin civarında seyrediyor. Teorik olarak, her yıl evlilik veya bağımsız yaşama kararı alan bireyler için yaklaşık 2 milyon yeni konuta ihtiyaç duyulurken, arz tarafındaki bu yetersizlik fiyatların yukarı yönlü baskılanmasına neden oluyor.
Uzman Yorumu:
Konut fiyatlarının kalıcı bir şekilde gerilemesi için yalnızca faiz politikaları veya geçici kampanyalar yeterli olmayabilir. Sorunun temelinde hızlı artan genç nüfus ve buna karşılık gelen sınırlı konut arzı yer alıyor. Dolayısıyla uzun vadeli çözüm, planlı kentleşme, yeni imar politikaları ve erişilebilir konut projeleriyle mümkün olabilir.
