Ankara’nın gözde semtlerinden Çankaya Alacaatlı’da, ev sahibi F.T. ile kiracısı K.Y. arasında yaşanan tahliye davası Yargıtay’ın devreye girmesiyle çözüme kavuştu. Kiracı, mahkemeye başvurarak tahliye taahhütnamesinin boş olduğunu ve sonradan ev sahibi tarafından doldurulduğunu iddia etse de, Yargıtay 3’üncü Hukuk Dairesi, ev sahibini haklı buldu.
F.T., kira sözleşmesi sırasında imzalattığı ‘tahliye taahhütnamesi’ ile kiracısı K.Y.’ye karşı tahliye davası açtı. Ancak K.Y., taahhütnamenin kendisi tarafından boş verildiğini, sonradan ev sahibi tarafından doldurulduğunu iddia ederek mahkemeye başvurdu.
Ankara 5’inci Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada tahliye taahhütnamesi geçerli sayılarak, kiracı hakkında tahliye kararı verildi. Yargıtay kararının gerekçesinde, davalı kiracının tarih bölümü boş olan taahhütnameye imza atarak, davacı ev sahibine istediği tarihi yazma yetkisi verdiği ve sonucuna katlanmak zorunda olduğu belirtildi. Ayrıca, taahhütnameye ilişkin iddianın ispat yükümlülüğünün kiracıda olduğuna hükmedildi.
Hukuk uzmanlarına göre, tahliye taahhütnamesiyle ilgili Yargıtay’ın oluşturduğu içtihat, kira sözleşmeleri alanında önemli bir örnek teşkil etmektedir. Ancak, bu tür taahhütnamelerin dikkatlice doldurulması ve tarih belirtilmişse kira sözleşmesi ile uygunluk arz etmesi önemlidir.
Emlak Uzmanı: “İmzalanan Bomboş Bir Tahliye Taahhütnamesi de Olabilir”
Konuyla ilgili görüş bildiren bir emlak uzmanı, tahliye davalarındaki artışa dikkat çekerek, “Tahliye taahhütnamesi ile ilgili yerleşmiş Yargıtay kararı oluştu. Tahliye taahhütnamesinde kira kontratı ile aynı tarih yazıyorsa bu geçersizdir. Ancak kiracı boş bir tahliye taahhütnamesi verdiyse, bu ev sahibi lehine bir belge olarak kabul edilir. Yargıtay, bu konuda yerleşmiş bir içtihat oluşturmuştur. İmzalanan bomboş bir tahliye taahhütnamesi de olabilir. Yalnızca tahliye tarihi boş bırakılmışsa, Yargıtay kararları gereğince bu geçerli bir tahliye taahhütnamesidir. Ancak kiracının bunun aksini ispatlaması zordur. Dolayısıyla, ev sahiplerinin bu konuda daha dikkatli olmaları gerekiyor” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Kiracı Hakları ve Emlak Piyasası
Kiracı haklarını koruma amacı güden düzenlemelerin yanı sıra, ev sahiplerinin de haklarının bulunduğunu belirten uzman, “Kira zammının yüzde 25 ile sınırlı olması, kiracıyı koruyan önemli bir madde. Ancak ev sahipleri de haklarına sahiptir. Kira süresi 5 yıla kadar olan sözleşmeler için ‘kira uyarlama davası’, 5 yıldan uzun süreli sözleşmeler için ise ‘kira tespit davası’ açılabilir. Bu davalardan biri, kira bedelinin piyasa koşullarına uygun hale getirilmesini sağlar. Ev sahipleri, bedel çok düşükse bu davalara başvurarak adil bir kira talep edebilirler. Kiracı ve ev sahibi arasında yapılan sözleşmelerin, tarafların özgür iradelerine dayandığı ve karşılıklı olarak kabul edildiği unutulmamalıdır” şeklinde konuştu.
Bu davanın sonuçları, ev sahipleri ve kiracılar arasındaki ilişkilerin hukuki boyutunu daha da vurgulayarak, emlak piyasasındaki paydaşların dikkatini çekmiş durumda. Yaşanan bu olay, sözleşmelerin dikkatlice incelenmesi ve her iki tarafın da haklarının korunması konusundaki önemin altını çiziyor.